Fransız siyaset sahnesi, 2017 yılındaki cumhurbaşkanlığı seçimlerinde köklü bir dönüşüme tanıklık etti. Geleneksel siyasi partiler arasında derin bir yarılma yaşanırken, yeni bir liderlik anlayışı sahneye çıkıyordu: Emmanuel Macron. Sosyalist Parti’nin eski ekonomi bakanı olan Macron, kendi partisini kurarak (La République En Marche!), siyasi yelpazenin dışına çıkmayı hedefliyordu. Bu hareket, uzun zamandır Fransız siyasetinde süregelen ikili yapıya – sağcılar ve solcular arasındaki klasik mücadeleye – bir meydan okuma niteliği taşıyordu.
Macron’un yükselişi, toplumdaki derin bir değişimin ürünü olarak görülebilir. 2008 küresel finans krizi, Fransa ekonomisini de etkilemiş ve pek çok vatandaşın geleceği hakkında endişelenmesine neden olmuştu. İşsizlik oranları artmış, toplumsal eşitsizlikler derinleşmişti. Bu durum, mevcut siyasi elitlere duyulan güvenin sarsılmasına yol açtı.
Vatandaşlar, daha yenilikçi ve radikal çözümler arayışına girdi. Macron, bu boşluğu dolduran isim oldu. Genç, karizmatik ve Avrupa Birliği’ne güçlü bir inancı olan Macron, Fransızların hayal kırıklıklarını gidermeyi vaat etti.
Macron’un kampanyası, geleneksel yöntemlerden farklıydı. Sosyal medyayı etkin bir şekilde kullandı, genç nesil ile bağ kurdu ve yeni fikirler sunmaya çalıştı. Ekonomik büyümeyi hızlandırmak, işsizliği azaltmak ve eğitime daha fazla yatırım yapmak gibi önemli vaatlerde bulundu.
2017 Nisan ayında yapılan ilk tur seçimlerinde Macron, geleneksel sağcı aday François Fillon ile aşırı sağcı Marine Le Pen’i geride bırakarak finale yükseldi. İkinci turda ise Le Pen’i net bir farkla yenerek Fransız Cumhurbaşkanı oldu.
Macron’un Zaferi: Yeni Bir Dönemin Başlangıcı mı?
Macron’un zaferi, Fransız siyasetinde yeni bir dönemin başlangıcını müjdeliyordu. Ancak bu değişimin nasıl şekilleneceği henüz belli değildi. Macron, vaatlerini yerine getirebilecek miydi? Geleneksel partilerin direnişiyle nasıl başa çıkacaktı?
Macron’un ilk yıllarında uyguladığı politikalar oldukça önemli sonuçlar doğurdu:
- Ekonomik Reformlar: Macron, iş piyasasını daha esnek hale getirmeyi ve vergileri düşürmeyi hedefleyen ekonomik reformlar yürüttü. Bu reformlar, bazı kesimler tarafından olumlu karşılanırken, diğerleri tarafından sosyal hakların zedelenmesine yol açtığı gerekçesiyle eleştirildi.
- Avrupa Birliği’ne Yönelik Taahhüt: Macron, Avrupa Birliği’ni güçlendirmek ve derinleştirmek için önemli adımlar attı. Bu bağlamda Almanya ile yakın bir işbirliği yürüttü ve Avrupa ordusu kurulması gibi projeleri destekledi.
- İç Politika Alanında Zorluklar: Macron’un iç politika alanındaki en büyük zorluğu, “Sarı Yelekler” protestoları oldu. 2018 sonlarında başlayan bu protestolar, yakıt fiyat artışına karşı çıktı ve daha geniş bir toplumsal eşitsizlik ve adaletsizliğe duyulan endişeyi yansıttı.
Macron’un liderliği, Fransız siyasetine yeni bir soluk getirdi. Ancak onun yolculuğu, zorluklarla doluydu. İki dönem boyunca iktidarda kalan Macron, 2022 yılında tekrar seçildi ancak bu sefer daha az oy oranıyla. Bu durum, Macron’un liderliğinin geleceği hakkında soruları gündeme getirdi.
Macron’un Mirası: Fransız siyasetinde yeni bir sayfa mı açıldı?
Emmanuel Macron’un 2017 seçimlerindeki zaferi, Fransız siyasetinde köklü bir dönüşümü temsil ediyordu. Geleneksel partiler arasındaki iktidar mücadelesi sona ererken, genç ve yenilikçi bir lider sahneye çıkıyordu. Macron’un ekonomik reformları ve Avrupa Birliği’ne yönelik taahhütleri önemli sonuçlar doğurdu. Ancak “Sarı Yelekler” protestoları gibi zorluklarla da karşılaştı.
Macron’un mirası, hala tartışma konusudur. Fransız siyasetinde yeni bir sayfa mı açıldı? Veya bu değişim geçici midir ve geleneksel yapılar yeniden hakim olacak mıdır? Zaman gösterecektir.